Toprağı Korumak Ahlaki Bir Sorumluluğumuz ve Gelecek Kuşaklara Karşı Borcumuzdur

“Toprağı Korumak Ahlaki Bir Sorumluluğumuz ve Gelecek Kuşaklara Karşı Borcumuzdur”

 

4 Aralık 2021

BD Sayı: 2021 / 21

Toprağı hükmedilmesi, yağmalanması ve yönetilmesi gereken bir araç olarak gören insan merkezli etik anlayışın egemenliğini hâlâ sürdürdüğü ve neoliberal politikalarla daha da fazla canlandırıldığı bir dönemde 5 Aralık Dünya Toprak Günü’nü kutluyoruz.

Bugün, toprağa değer biçilirken, sadece para ve rant düşünülmekte, onun bizimle birlikte üzerinde ya da altında yaşayan diğer tüm kara canlılarının da ev sahibi olduğu, besin ve su döngülerini düzenlediği ve önemli bir karbon yutağı olarak iklimi etkilediği hiç göz önüne alınmamaktadır. Aldo Leopold’un ünlü, “toprağa karşı ahlaki sorumluluğumuz vardır” özlü sözü unutulmuştur

Bu çerçevede, toprakların tarım dışı amaçlar için kullanımı ve betonlaşması artan bir hızla sürmektedir.  Tarım toprakları da giderek güçlenen endüstriyel tarımın; aşırı işleme, yoğun kimyasal kullanımı, bilinçsiz sulama vb. doğaya saygısız uygulamaları nedeniyle niteliklerini yitirmekte, kirletilmekte, tuzlanmakta ve erozyona uğramaktadır.

FAO tarafından, 2021 yılı Dünya Toprak Günü ana teması, bu alanda yaşanan önemli sorunlar arasında yer alan toprak tuzluluğu olarak seçilmiş ve “Toprakların Tuzlanmasını Durdurun, Toprak Verimliliğini Arttırın” sloganıyla duyurulmuştur.

Ekosistemi tehdit eden bir süreç olarak, toprakların tuzlanması ve alkalileşmesi dünya genelinde tarım topraklarını tehdit eden önemli bir bozunma nedeni; tarımsal üretim, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik için küresel düzeyde önemli bir sorun alanı olarak kabul edilmektedir. Toprağın tuz etkisi ile bozulan fiziksel ve kimyasal özellikleri, üretimin verimliliği, tarımda kullanılan suyun kalitesi, toprak biyoçeşitliliği ve toprak erozyonu üzerinde önemli etkiye sahiptir.

Toprak tuzluluğu; tarımsal üretimde ve peyzaj uygulamalarında hatalı sulama yöntemlerinin kullanılması, doğal drenaj koşullarının kötü olduğu kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde yıkanarak yeraltı sularına karışan çözünebilir tuzların toprak yüzeyine ulaşması ve buharlaşma ile suyun topraktan ayrılırken tuzun toprak yüzeyi ya da yüzeye yakın yerlerde birikmesi ile ortaya çıkmaktadır.

Tarihte, tarımsal üretim sayesinde varolmuş birçok uygarlığın, toprağın tuzluluğunun artmasına bağlı olarak yok olduğunu düşünürsek durumun ciddiyetini daha açık biçimde kavrarız. Ülkemizde hatalı sulama programları nedeniyle sadece son 20 yılda ve yalnızca Harran Ovası’ndaki tuzlu toprakların alanı üç kat artmış, yaklaşık 1.5 milyon hektarda tuzluluk ve alkalilik sorunu ortaya çıkmıştır. Söz konusu alanın sulanmaya uygun arazilerimizin yaklaşık üçte birine karşılık gelmesi, konu üzerinde daha fazla düşünmemizi ve

kaygılanmamızı zorunlu kılmaktadır. FAO’nun tahminlerine göre küresel ölçekte sulanan alanların yarısı sessiz düşman olan tuzluluk, alkalilik ve yüzeyde göllenme tehdidi altındadır.

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) olarak bu gerçeğin altını çiziyor, “Toprakların Tuzlanmasını Durduralım, Toprak Verimliliğini Arttıralım” sloganını benimsiyor ve Dünya Toprak Günü’nü kutluyoruz.

Saygılarımızla,  

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET)

                                                                                                Yönetim Kurulu