8.06.2024
7.06.2024
14.05.2024
13.05.2024
1.05.2024
26.04.2024
23.04.2024
16.04.2024
22.03.2024
17.10.2023
15.10.2023
14.10.2023
25.08.2023
1.07.2023
6.06.2023
5.06.2023
15.05.2023
13.05.2023
21.03.2023
4.12.2022
01 Temmuz 2023 BD Sayı: 2023/06
Uluslararası Kooperatifler Günü
“Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmek demektir.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Kooperatif, evrensel ilkeler ve değerler çerçevesinde iş birliği, güç birliği ve dayanışmanın en güzel örneklerinin sergilendiği taban örgütlenmesidir.
Bilindiği gibi her yılın Temmuz ayının ilk Cumartesi günü, Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA)’nin kuruluşunun anısına Uluslararası Kooperatifler Günü olarak kutlanmaktadır. Uluslararası Kooperatifler Birliği, kooperatifi; “ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve isteklerini ortaklaşa sahip olunan ve demokratik olarak kontrol edilen bir girişim aracılığıyla karşılamak için gönüllü olarak bir araya gelen kişilerin özerk birliği” olarak tanımlamaktadır.
Kooperatifler, sosyal temelli ekonomik işletmelerdir. Kooperatifler bir yönüyle kendi içinde ya da dışa dönük sosyal faaliyetlerde bulunurken diğer yandan herhangi bir işletme gibi ticari faaliyetlerde bulunmaktadırlar. O halde kooperatifin iş modeli oluşturulurken bu iki yönü de göz önünde bulundurulmalıdır.
Son zamanlarda ülkemizde kooperatifler, ilginç bir şekilde, işletme yönünden çok sosyal yönüyle ele alınmaktadır. Oysa kooperatiflerin sosyal ve ekonomik boyutları ve hedefleri, kuruluş öncesinde, iyi analiz edilmiş ve planlanmış olmalıdır. Çünkü bağımsız ve özerk biçimde faaliyetlerini sürdürmesi gereken kooperatiflerin, ekonomik anlamda da bağımsız olması ve kendi ayakları üzerinde durarak faaliyetlerini sürdürmesi gerekmektedir.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de farklı nedenlerden dolayı her birey ve/veya topluluk, var olan hizmetlere ve olanaklara dengeli ve eşit biçimde erişememektedir. Bu nedenler arasında; sosyoekonomik yapı, kültürel faktörler, cinsiyet eşitsizliği, eğitim düzeyi ve benzeri olgular sayılabilir. Hangi neden olursa olsun, hizmet ve olanaklara erişimi olmayan veya kısıtlı olan bireyler/gruplar dayanışma ekonomilerinin yapıları arasında sayılan dernek, platform, vakıf veya kooperatifler yoluyla kendisi veya başkaları için faaliyetlerde bulunmaya başlamaktadırlar. Bu yapılar sayesinde, dezavantajlı bireyler/gruplar; sosyal, ekonomik ve kültürel hayata daha rahat ve etkin biçimde katılabilmektedirler.
Dünyada ve ülkemizde gelir adaletsizliği artarak devam etmektedir. Bu nedenle başta tarım ve gıda sektörlerinde yer alanlar olmak üzere kişilerin ve grupların üretim ve tüketim koşulları ağırlaşmaktadır. Tek başlarına hedef ve sorunlarına çözüm bulmakta zorlanan kişi ve grupların kooperatif çatısı altında “bilgi ve deneyimlerini, emeklerini ve ekonomik güçlerini birleştirmeleri” kaçınılmaz hale gelmektedir. Benzer sorunları yaşayan veya benzer hedefleri taşıyan kişilerin tek başlarına hareket etmesi yeterli olmamaktadır. Bunun karşılığında örgütlü ve bilinçli bir grubun bulacağı çözümler ve elde edeceği olanaklar çok daha ileri seviyede olacaktır. İşte örgütlülüğün ve bilincin çatısı kooperatifler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle ülkemizin kendine özgü yapısal sorunları, küçük aile işletmeciliğinin yaygınlığı ve emeğin değerini bulma olanaklarının sınırlılığı; tarım kesiminde kooperatifçiliği zorunlu kılmaktadır. Benzer şekilde üretim ve tüketim hedef ve sorunları olan her birey/grup için kooperatifçilik, “üçüncü yol” ve neredeyse tek seçenek olarak gözükmektedir.
Ancak kooperatifçiliğin başarısı evrensel kooperatifçilik ilke ve değerleri çerçevesinde faaliyetlerde bulunmaktan geçmektedir. Kooperatifler, dayanışma ekonomisi mantığı içinde hareket ettikleri sürece amaç ve hedeflere daha kolay ulaşma imkânı bulabilirler. Ortakların tek başlarına elinde bulunduramadığı maddi ve manevi güç ve olanakları, kooperatif onların adına elde edebilir. Bu güç ve olanaklar, belirli ilkeler ve kıstaslar çerçevesinde olmak kaydıyla, ortaklar tarafından değerlendirilebilir. Örneğin, bir tarımsal kalkınma kooperatifi araç parkı oluşturarak ortakların ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilir.
Dayanışma ekonomisi kooperatif içinde oluşturulduğu gibi diğer kooperatifler ve/veya toplumun diğer kesim ve grupları ile de oluşturulabilir. Böylelikle kaynakların etkin, verimli ve dengeli kullanımı söz konusu olabilir. Ayrıca oluşturulan güç birliği ve iş birliği yoluyla bu bireyler/gruplar/kooperatifler daha görünür olmakta ve kendileri ile ilgili konularda daha belirgin söz söyleme hakkını elde edebilmektedir.
TARGET Yönetim Kurulu olarak emeğin ve ekmeğin değerinin bulunmasında, sosyal ve ekonomik gerekçelerle, kooperatifçiliğin uzun tarihsel geçmişinde kendisini kanıtlamış bir seçenek olduğunu bir kez daha hatırlatır; dünyada ve ülkemizde kooperatifçiliğin gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkı verenlere saygılarımızı sunarız.
Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu